tarım, tarım mitolojisi, yunan tanrıları

​​​​​​​Tarım Mitolojisi

 Neolitik Çağda insanlar tarıma dini bir olgunlukla bakıyordu çiftçiler tarlalarını ekip biçtikleri zaman öncesinde ayin yapıyordu tohumlarının hasat vermeye başladığı zaman neolitik devirdeki insanlar tanrısal bir gücün sonucu olarak görmüşlerdi ilk hasatlarını her yıl toprağa adak olarak bırakılırdı toplamazlardı

Toprağın ürün vermesi ile zamanla bereket tanrıçası kültü oluştu ve doğurganlığı temsil eden bu kültü kadın vücudu ile tasvir etmişlerdir toprak hem yaşamı temsil ediyordu hem de ölümü Mezopotamya’nın kadim tanrıçası olan İnnana’a ve kardeşi Erişkigal arsandaki çekişme bunun en büyük örneklerinden biridir

 

Sümer Mitolojisi

Sümerlilerin belgelere geçen yüzlerce tanrısı vardır hepsinin kutsallık derecesi aynı değildir en önemli tanrılar birçok medeniyetin mitos ’unda göründüğü gibi en üstte yer alırken eşleri ve çocukları daha alt katmanda yer almaktadır

Kentlerdeki en büyük ve önemli tapınaklar tanrı kültleridir ikinci ve üçüncü derecedeki tanrılar içinde tapınaklar mevcuttur en gösterişli olan tapınaklar en önemli tanrılar ve tanrıçalar içindi Mezopotamya kültüründe her kentin kendine özel baş tanrısı vardır Sümerlilerin ilk baş tanrısı gök tanrı An idi daha sonraları ise enlik olmuştur

Enlik tıpkı Zeus gibi tanrıların babasıdır Sümerlilerin Dini başkenti Nippur şehri idi orada hizmette bulanmak yapı inşa etmek büyük bir onurdu

 

Sümerlilerin Bazı Önemli Tanrı ve Tanrıçaları Şunlardır;

1 Enki  : Bilgelik tanrıçası

2 Ninmah : Ulu Hanım

3 Enlik Tanrı ve Tanrıçaların Babası

4 Nana : Ana Tanrıça

5 İnnana :Aşk tanrıçası

 

Tanrılarında İnsanlar Gibi Çocukları Vardır

Hasat sonraları tapınakta toplanan ürünler ihtiyaç sahiplerine verilirdi ve bunları tanrı adına tapınak yöneticileri yapardı bu tapınaklarda görev alan kişiler toplumun gözünde değerli ve statü sahibi insanlar olarak bilinirdi

Sümerlilerin tapınak şekli iki çeşittir kerpiç ve tuğla bunların isimler ise ziggurattır bu zigurratların en sağlamı Ur kentinde bulunurdu

Sümer mitolojisinde olağanüstü olaylar ise toplumun renkli iç dünyasına ışık tutar Mezopotamya kahramanlık öykülerini şiirsel bir biçimde anlatım Sümer devletinde ortaya çıkmıştır bu öyküleri arp ve lir eşliğinde okunur böylelikle kuşaktan kuşağa geçmiş olur destanlar

Sümer destanlarının başlıca kahramanları içinde Enmerkar Lugalbanda ve Gılgamış bulunur Uruk hanedanına mensup bu krallar içinde Gılgamış’ın özel bir yeri vardır Gılgamış hem bir kral hem koruyucu bir tanrıdır

Gılgamış destanını beş şekilde görmek mümkündür ve birçok Mezopotamya uygarlığına geçmiştir bu destan Akad Babil Asur gibi Gılgamış destanı önceleri Sümerlilerin milli bir destanı iken gün geçtikçe Mezopotamya’nın ortak kültürel bir değeri olmuştur

Gılgamış destanın içinde tufan mitosu ’da yer almaktadır bu mitos Gılgamış destanın dokuz ve on birinci tabletinde bulunup güç geçtikçe bağımsız bir destan olmuştur tufan mitos ’un üçte biri günümüze kadar ulaşabilmiştir

Mezopotamya kültürü ve mitolojisi resmen vahiy dinlere ışık tutmuştur aynı mitos üç vahiy dininde mevcuttur

 

 

İnanna ve Dumuzi Mitosu

Mezopotamya’daki en kadim mit tasvirleri yaratıcı doğrucu bereketliliği ile çıplak bir kadın ve boğa tasvirleridir bu iki kült dünyanın en eski mitolojik kültlerinden biridir

Sümerlerdeki tanrı bilinci Kemalettin Köroğlu’nun da söylediği gibi sadece doğa üstü varlıklar değildi Sümer toplumu ile iç içe geçmiştir

Çıplak Tanrıça Figürü aşk bereket savaş Tanrıçası olan İnanna’ı temsil ediyor İnanna’a bir Venüs yıldızı tanrıçasıdır Mezopotamya’nın sayısız kadın tanrıçalarından biridir İnanna Yunan mitolojisinde karşımıza aşk tanrıçası Afrodit olarak karşımıza çıkar Sümerlilerde ise İnanna sadece bir aşk tanrıçası değildir Sümer mitolojisinin ve dini tapınaklarının en önemli tanrıçalarından biridir

Sümer Zigurattlarının merkezinde yer alır kültü İnanna aşk tanrıçası değildir gök, bereketlilik, savaş,

Yer tanrıçasıdır İnanna ihtiraslı bir tanrıçadır kibri ve doyumsuzluğu ön plandadır ve müthiş bire cezalandırıcı bir tanrıçadır bu kibri ve doyumsuzluğundan dolayı gökyüzünün hanımefendisi yeryüzünün en önemli tanrıçası olmak ona yetmez

Sümerlilerin ölüm tanrıçası olarak bilinen yeraltının ölüm ülkesinin tanrıçası Ki- Gal ile aralarında bir çekişme vardır Ki-gal yeraltı tanrısı olmayı hiçbir zaman kendine yedirememiştir çünkü İnanna’a yer ve gök verilmiştir

 

İnanna ölüler diyarına ziyarette gitmeye karar vermiştir buraya giderken Kigal bekçisi olan Nestiye söyleyerek İnanna’ın üstündeki tanrısal kıyafetlerini bırakmasını söylemiştir ve yer ve gökyüzünün tanrıçası bunu kabul etmiştir Tanrısallık kıyafetlerinden yoksun İnanna bir ölümlü gibi kalmıştır Kigal’ın bakışlarına teslim olmuştur ve ölmüştür hikâye ise bu şekilde bitmemektir

İnanna başına gelecekleri biliyormuş gibi önceden önlemler almıştır ölüler diyarından üç gün içinde zaferle çıkmaması durumunda Ninsubur’a tanrısal akrabalarına haber iletmesini söylemiştir bu akrabalarından Enki cinsiyetsiz iki tane yaratık yaratır ölüler diyarına gönderir bu iki yaratık Tanrıça İnanna’nın cesedini alır yaşam suyu ile hayatta döndürür ölüler ülkesinin kurallına göre çıkan bir kişi bir ruh bırakmak zorundadır Enki’nin yarattığı cinsiyetsiz yaratıklar ölüler ülkesinde kalır