arkeoloji, orpheus, orfe nedir

Orpheus (Orfe)

Orpheus dillere destan olmuş bir ozandır. Efsanevi bir isim veya mitolojik bir ozan olarak görülmesine karşın, ezoterizmde, Antik Yunan'a bilgeliği Pisagor ve Platon’dan önce getirmiş, en büyük inisiyelerden biri olarak kabul edilir. İlkçağda ünü orfizm denen mistik bir akım yaratacak kadar çok yayılmış, kişiliği üstüne anlatılan masallar her türden sanatçıyı esinlemişti. Efsaneye göre Orpheus Trakya doğumludur. Doğduğu söylenilen yer bugün Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye sınırlarının kesişimine yakın bir yerdedir. Böylece Orpheus, önemli bir geleneği olan , Anadolu’nun eski halklarının geçiş noktası olan bir yerde doğmuş kabul edilir. Bazı araştırmacılar, doğum yerinden ötürü, Orpheus’un bir şaman olduğunu da söylemişlerdir. Vergilius “Georgica” adlı eserinde Orpheus ve karısı Eurydice’nin öyküsünü anlatır, bu bölüm aslında Eurydice’nin ölümüne neden olan Aristaios’un başına gelen belaları açıklamaktadır :

" Yabana atılmaz bir tanrı öfkelenmiş kovalar seni;

Bir suç işledin sen, büyük bir suç,

Çekersin bugün onun cezasını:

Bir belaya çattıydı Orpheus, kara bahtlı.

Şimdi senin üstüne bindirmeye çalışır o belayı,

Kader engel olmazsa, bindirecek de.

Deliye döndü Orpheus, kaçırılınca karısı kudurdu.

Irmak boyu palas pandıras kaçarken senden o kadın,

Kaçarken bir uçuruma atar gibi kendini tepetaklak.

Dolanıverdi bacaklarına korkunç bir yılan.

Ömrü o kadarmış kadının, görmedi boylu çimenler yüzünden.

Oralara sinen zehirli yaratığı.

Yaşıtları, dağ perileri, başladılar bir ağızdan.

En yüce dağları çığlıklarıyla doldurdular...

Orpheus, oyuk kaplumbağa kabuğundan sazıyla.

Yaslı sevgisini avuttu durdu.

Hep seni söylerdi tatlı eşi, hep seni.

Onunla babaş'aydın ya hani yalnız kıyılarda.

Gün doğar seni söylerdi, gün batar seni.

Gitti sokuldu Taenarius dağının boğazlarına kadar.

Yüksek kapılarının oraya yer altı tanrısı Dis’in.

Girdi kapkara bir korkuyla gölgelenmiş ormana,

Ölü ruhların ve titreten kralların karşısına dikildi.

İnsan yakarışlarıyla yumuşamayan yüreklerin dikildi karşısına,

Ve Erebus konutlarının en kuytu yerlerinden.

Hafif ruhlar çıkageldi, onun ezgileriyle sarsılan,

Ve görüntüleri çıkageldi, ışıktan yoksun olanların.

Ne bir tutku yumuşatmış Orpheus'un yüreğini,

Ne de bir evlilik bağı yumuşatmış.

Yürür gidermiş dövüne dövüne Eurydice'nin kaçırılışına.

Dis'in boş armağanlarına dövüne dövüne.

O kadar bağlıydı ki Orpheus Eurydice'ye.

Kikonların tüm kadınlarını hor gördü.

Onlar da sonunda paramparça ettiler delikanlıyı.

Kutsal törenlerde ve gece şenliklerinde.

Bacchus'un Saçtılar parçalarını ta uzaklara, tarlalara, kırlara,

Ama Orpheus'un boynundan kopan mermer gibi başı.

Herbus ırmağının ters akıntıları arasında.

Çalkalanıp giderken bile,

Soğumuş diliyle çağırıp durdu Eurydice'yi.

Canı da "Ah kara bahtlı Eurydice!" diye bağırdı.

Uçarken,

"Ah kara bahtlı Eurydice!"

Ve ırmağın bütün kıyıları.

"Eurydice! Eurydice! Eurydice!"

Diye yankılandı durdu."

Vergilius'un aktardığı sembolik motifleriustaca işlediği bu efsanede Orpheus mitinin ezoterik karakteriyle ilgili bazı puçları bulunabilmektedir.

Orpheusun karısını ikinci kez kaybettikten sonra yedi ay ağlaması da yedi asyısının sembolizminden ötürü sembolik bir anlatımdır. Burada ilginç olan bir motif de Orpheus'un havada asılı bir kayanın altında ağlamasıdır. Bazı insanların sesleriyle ya da bir alet yapımıyla sesler çıkararak taşları hareket ettirmeleri mitlerde sık rastlanan bir temadır. Yine Orpheus Argaunotlarla sefere çıktığında da birtakım olaylar hükmetmek için sesini kullanmıştır.

Orpheus'un ölümü de çok ilginçtir. Orpheus'un erginleşmiş biri olarak cinsellikte ölçülü olmasıve tersi bir anlam taşıyan Bacchus törenlerinde öldürülmesi ilginçtir. Ayrıca Orpheus'un da erginlenmiş diğer kahramanlar gibi bedeni yok edilmiştir. Aynı tema vücudu Osiris gibi parçalanan diğer kahraman-tanrı mitoslarında da vardır.