hümanizm, hümanizm nedir, insancılık anlamı nedir

Hümanizm Nedir?

Hümanizm, insandaki temel özelliklerin geliştirilmesini amaç edinen zihni ve felsefi bir akımdır. 16.yy 'da ortaya çıkmıştır. Edebi ve tarihi olaylara bakış açısının bilinmesinde sayısız faydası mevcuttur. 16.yy Avrupası’nda gelişen hümanizm akımı eski çağ ve Latin metinlerinin çevrilmesi ile başlamıştır. İnsandaki temel nitelikleri geliştirmesini amaç edinen hümanizm zihni ve felsefi akımlarının tümü olarak bilinir. Yunan ve Latin dillerine dayanan öğretim metoduna hümanizm denir. Ayrıca Orta çağ’dan modern zamanlara rönesans dönemine geçiş olarak adlandırılır. Emil Esin'e göre; Hümanizm İnsanın dünyanın merkezi ve tercümanı insanın kendisi dünyanın arasındaki ilişkileri anlamak isteğine hümanizm denir. Sadi Irmak’a göre; Yunanların belki de daha kadim medeniyetlerin yarattığı mefhum (mana anlam). Sinan oğluna göre; Yeni zihinsel ve ahlaksal biçimlenen yolu insanın iç evreni ile dış yaşamın gerçekleri arasına sataşmanın son bulduğunu göstermek isteyen fikirdir.

HÜMANİZM’İN ORTAYA ÇIKMASI VE GELİŞMESİ

Batı Avrupa'da dil edebiyat kök arayışları uzun yılların mahsulüdür bu arayışla Latin ve antik eserler incelenmeye başlandı. Özelikle manastırlarda büyük Latin yazarların din dışı eserlerini kopyaya ve onlardan ilham alarak Latince yazmaya devam edildi. Alenin yardımıyla charlemgne Latin kültürünü devam ettirdi. Orta çağ’da cicero oridius horatius vergilus terentius din adamları tarafından okunuyor ve taklit ediliyordu. Aristoteles'in ününün yayılması da skolastik döneme rastlar ne var ki onun gerekse Eflatun’un eserleri Latince tercümanı okunuyordu. Yunan -Bizans antik kültürünün İtalya’nın güneyinde kısmen devam ettiğinden dolayı İtalyan aydınları orta çağ’da kendilerine eski romanın mirasçıları olarak görüyorlardı. Dante, latin kültürü ve mitleriyle beslenerek Hristiyan mistizmine yönelmiştir. 15 yy'da İtalyan bilginleri Bizans’a giderek buradan el yazmaları topluyor, Bizans bilginleri ‘de İtalya’ya gidiyorlardı. İstanbul’un fethi ile İtalya’da hümanizm ‘in güçlenmesine daha da çok yardım etti fetihten sonra bazı Bizans bilginleri İtalya’ya gitmişler böylece Yunan eserlerinin latinceye tercüme edilmesinde katkıda bulunmuşlardı. Bu devrede yunanca ve latince oldukça popüler hale geldi. İtalya’da hümanizm adına yoğun çalışmalar yapıldı. Hümanizm Batı’da daha geç yayılma fırsatı buldu. Batıdaki hümanizm başlangıçta Hristiyanlıkla besleniyordu. En ünlü hümanistler orta çağ skolastik düşüncesini reddetti. Antik kaynaklara yöneldiler kutsal metinleri hristiyanlık öncesi metinlerle birlikte yaydılar. Bu hümanistlerin en ünlüleri şunlardır;

1.TH Morus
2.Letevre
3.Eteples
4.Bude
5. ve en ünlüsü Erasmus

Erasmus'a göre Sokrates aziz mertebesinde aynı zamanda İsanın görevini yaymak ile görevliydi. Hümanistler aslında insanın iyilik olduğuna inanıyordu insanın içindeki iyiliğin Hristiyanlık prensiplerine uymakla ortaya çıktığı ve geliştiği düşüncelere karşı çıkıyorlardı. Bu sebepler Hristiyanlık öncesi ahlak felsefesi olan stoa ve epikrus felsefesini yaymaya başladılar. Böylece felsefi ve laik bir anlayış ortaya çıktı. Hümanizmin yunanlardaki insan ülküsü ile beslenip hürriyet kavramını Romalılardan alarak gelişmesi ve yayılması o devirde hümanizmin en büyük iki eserleri ortaya çıktı bunlar;

1.Bakoçya- Decameron
2. Dante- Cehennem

Ancak bu gelişmeler din savaşları ile kesintiye uğradı. Hümanizm 'in yediği bir diğer darbe'de bilimin gelişmesi ile oldu. Latin ve Yunan bilginlerinin fikirlerinden öteye geçilmesi hümanizm'e olan ilgiyi azalttı. Bu dönem bilginleri filoloji ve arkeoloji alanına yöneldi ve bunları da bilim adına yaptılar. Hümanizm'in 19 yy'da en büyük temsilcisi Goethe. Hümanizm II. Dünya savaşında kesintiye uğramış bu harpten sonra yeni nesil hümanistler ortaya çıkmış ve yeni nesil hümanistler Avrupa birliğini ve Alman -Fransız anlaşmasını gerçekleştirmeye çalıştı. Savaş sonrasındaki bu hümanistlerin başarılı olduklarını görürüz.